Mühimmat istif kartının, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanılan (Stok No:918) standart mühimmat istif kartı olduğu, 15.06.1997 tarihinde sayım maksatlı olarak işlem gördüğü,Mühimmat istif kartı üzerinde en son işlem yapan şahsın kimliğine ilişkin bir ibare bulunmadığı,Mühimmat istif kartının üzerine takılı olduğu ve ele geçirilen mühimmatın taşınmasında kullanıldığı anlaşılan sandığın, Türk Silahlı Kuvvetlerinde el bombalarının taşınmasında ve depolanmasında kullanılan orijinal mühimmat sandıklan ile benzer özelliklere sahip olduğu, ele geçirilen mühimmatın TSK'dan çalınıp çalınmadığı ile ilgili olarak herhangi bir belge ve soruşturma evrakına rastlanılmadığı, bu kapsamda (E) .Lv.Kd.Bşçvş.Oktay YILDIRIM'ın görev yaptığı Hasdal Kışlasında mühimmat sayımlan yapıldığı ve envanterde bulunan mühimmatın tam olduğunun anlaşıldığı, El bombalarının iki adedinin, Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde de bulunan MKE (Askeri fabrika) yapımı savunma el bombası olduğu 4 adedinin Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde de bulunan DM 41 el bombası, 3 adedinin ise ABD menşeli içten dilimli savunma el bombası olduğu, iki adedinin Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde de bulunan ABD menşeli dıştan dilimli savunma el bombası olduğu,
Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğu evin çatısına tahta almak amacıyla çıktığını, tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini, ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu, bu kutuyu salladığında içinden demir sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta dikkatini çeken şeyin anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlanmış olduğunu, daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, çatıyı düzelttiğini söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisinin de yok dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş'ın çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el bombalan olduğunu, bu bombaları Oktay Yıldırım’ın bıraktığını, bu malzemelere bir şey olduğu takdirde başının belaya gireceğini kurtulamayacaklarını ve bu nedenle kimseye birşey bahsetmemesi gerektiğini söylediğini, hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldırım'ın bir daha manava geldiğini görmediğini,
En küçük tasarrufu değerlendirmek ve kalkınmaya aktarmak üzere kurulan İş Bankası, Türk toplumunda tasarruf bilincinin yerleşmesi ve gelişmesinde büyük rol oynamış, Diyarbakır Escort 1928 yılında Türkiye'ye ilk kumbaraları getirmiştir.[15] Takip eden yıllarda İş Bankası ülke genelinde şubeler açarak büyümeye başlamıştır. 1932 yılında Hamburg-Almanya ve İskenderiye-Mısır şubelerini açarak yurt dışında şube açan ilk Türk bankası olmuştur.[16] 1950'lerde İş Bankası iştirak portföyünü genişletmiştir. Bankanın iştirakleri Türk sanayinin itici gücü olurken, imalat sektörleri başta olmak üzere pek çok iş koluna yatırım yapılmış ve finansman sağlanmıştır. 1960'lı ve 1970'li yıllarda şubeleşmeye hız veren İş Bankası 1980'li yıllarda yurt dışındaki şube ağının gelişmesine özel önem vermiştir. 1980'li yıllarla birlikte, Diyarbakır Escort İş Bankası çok kanallı bankacılık vizyonu doğrultusunda geniş bir yelpazede müşterilerine hizmet sunmaya başlamıştır. 1982 yılında ilk ATM'leri Türkiye'ye getiren İş Bankası aynı zamanda "bankamatik" adının bir marka hâline gelmesini de sağlamıştır. 1991'de[17] hizmete sunulan "Mavi Hat" ve 1997 yılında ilk internet şubesinin kullanıma açılmasıyla, İş Bankası bu alanda öncü bir rol üstlenmiştir. O yıllardan itibaren İş Bankası, sunulan hizmetlerin kalitesi ve çeşitliliğini müşterilerinin istekleri ve beklentileri doğrultusunda artırmak için gerek AR-GE faaliyetleri gerekse yeni teknolojilerin kullanılması ile ilgili çalışmaları yürütmektedir. Oldukça teknolojik bir bankadır.
Özlem ve Erkut ERSOY birbirlerine iyi dileklerini ilettikten sonra Erkut ERSOY'un " Valla iyidir biz de işte sürekli sahadayız, ben şu anda dışarıdayım da yani sürekli işte böyle ben Düzce'deki şeyi PKK ile ilgili çalışmaları üstlendim, burada PKK ile ilgili işte izlediğimiz şahıslar var, işte onlara bakıyoruz normal şekilde devam ediyor biz sahadayız" "İşte Hizbullah olsun, diğer İslami fonksiyonlar, biraz bu ortamdan da şey bulup cesaret bulup, böyle biraz kuran kursları açıyorlar, ...biz de bu şeylere karşı uyanığız, devamlı işte o ortamlara giriyoruz çıkıyoruz, arkadaşlarımız her türlü kılıkta onların içerisindeler yani, devamlı takip ediyoruz, herhangi bir durum var mı yok mu ne gibi bir şeyler olacak işte telefon takibi şu bu işte" dediği, Özlem'in "Orada herhangi o konuda bir ihtiyaç olursa, yardımınız benim, o yönde de şeyim var çünkü, geldim gittim onlan biliyorum ben anlanm yani" dediği, Erkut ERSOY'un "o zaman kara çarşafa girmeniz lazım, bizim buradaki elemanlar kara çarşaflı, kara cübbeli, sakallı geziyorlar, kara çarşafa gireceksiniz yirmi dört saat gelin buyurun" dediği, Özlem'in "Tamam tasavvuf dilinden anlanm en azından ... bilemem de" dediği, görüşmenin devamında uzun bir süre, Zihin Kontrolü hakkında konuştuktan sonra Erkut'un "..Biz bu şebekenin peşindeyiz" "mesela bazı insanlardan zihin kontrolü ile ilgili şikâyetler geldiği zaman biz hemen gönderiyoruz bizim elemanlan, hemen Frekans taraması yaptmyoruz evinde iş yerinde" dediği,